OSMANLILAR KAYI BOYUNDAN MI GELİYOR?
Osmanlı Devleti’nin kuruluş süreci, tarihçiliğin en tartışmalı alanlarından biridir. Bu sürece dair bilgilerin büyük kısmı, devletin kuruluşundan yaklaşık bir asır sonra yazılmış eserlerden derlenmiştir. Bunlardan biri de Osmanlıların Oğuzların Bozok kolunun Günhan soyundan gelen Kayı boyuna mensup olduğu iddiasıdır. Bu iddia, Osmanlı tarih yazıcılığının ilk dönemlerinden itibaren kabul görmüş; ancak modern tarihçilikte çeşitli şüphelerle karşılanmıştır.
Osmanlıların Soy Kütüğü ve İlk Kaynaklar
Osmanlıların Kayı boyuna dayandığına dair ilk açık ifadeler, 15. yüzyılda yazılan tarihî metinlerde görülür. Bunlardan en önemlisi, Aşıkpaşazade’nin 'Tevârîh-i Âl-i Osman' adlı eseridir. Aşıkpaşazade, Osmanlıların Kayı boyuna mensup olduğunu belirtir ve Oğuzname geleneğine dayanarak bu soyu meşrulaştırır. Benzer şekilde, Neşrî'nin 'Kitâb-ı Cihannümâ' adlı eserinde de bu soy anlatısı tekrarlanır.
Ancak bu yazarlar, Osman Gazi’nin yaşadığı döneme yakın değildirler. Aşıkpaşazade’nin eseri yaklaşık 100 yıl sonra yazılmıştır. Dolayısıyla, bu tür anlatıların doğruluğu kadar siyasi ve ideolojik işlevleri de sorgulanmalıdır.
Kayı Boyu Hakkında Genel Bilgiler
Kayı boyu, Oğuzların Bozok koluna mensup 24 boyundan biridir. “Kayı” kelimesi, güç ve kudret anlamına gelir. Oğuznamelerde ve Reşîdüddin Fazlullah’ın 'Câmiü’t-Tevârîh' adlı eserinde Kayı boyunun şeceresine yer verilmiştir. Bu tür kaynaklar, 13. yüzyıldan itibaren Kayıların varlığını doğrulasa da, doğrudan Osmanlılarla bağlantı kurmaz.
Osmanlılar ve Kayı Boyu Arasındaki Bağ Üzerine Eleştiriler
Modern tarihçilerden Halil İnalcık, Osmanlıların Kayı boyuna dayandığı iddiasını tarihsel bir gelenekten çok siyasi meşrulaştırma aracı olarak görmektedir. Ona göre, Osmanlıların Anadolu’daki beylikler arasında üstünlük iddiasını desteklemek için Oğuzların en itibarlı boylarından biri olan Kayı’ya dayandırılmaları gayet doğaldır.
Ayrıca, Osman Gazi’nin dönemine ait çağdaş hiçbir kaynakta Kayı adı geçmemektedir. Örneğin, anonim Osmanlı kronikleri, Menakıb-ı Saru Saltuk veya Dede Korkut Hikâyeleri gibi halk anlatılarında da bu bağlantı net değildir.
Kaynaklardaki Çelişkiler
Ortaçağ İslami tarihçiliğinde soy anlatısı genellikle siyasi meşruiyeti sağlamaya yönelik bir araçtır. Bu bağlamda Kayı iddiası, Osmanlıların Türkmen kökenli olduğunu vurgulamak için kullanılabilir. Fakat bu iddia zamanla Osmanlı sultanlarının Orta Asya kökenli soylu bir geçmişe sahip olduklarını göstermek için ideolojik bir biçim kazanmıştır.
Reşîdüddin’in Câmiü’t-Tevârîh’i gibi kaynaklarda Kayı boyu detaylı biçimde anlatılırken, Osman Gazi ya da babası Ertuğrul Gazi ile bir bağ kurulmaz. Ermeni tarihçi Vardan Areweltsi ve Bizans tarihçisi Pachymeres gibi çağdaş yabancı kaynaklar da Osmanlıların etnik kökeni hakkında net bilgi sunmaz.
Kayı İddiasının Osmanlı Meşruiyet Politikaları İçindeki Yeri
Fatih Sultan Mehmed döneminde Osmanlı tarih yazıcılığı daha sistematik bir biçime kavuşmuştur. Bu dönemde yazılan eserlerde Osmanlıların Kayı boyundan geldiği anlatısı vurgulanarak, hanedanlık soyunun 'kut' anlayışıyla bağlantılı olduğu ima edilir. Bu aynı zamanda Orta Asya Türk devlet geleneğiyle bir süreklilik oluşturma çabasıdır.
II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim dönemlerinde bu anlatılar iyice kurumsallaşmış ve saray tarihçilerinin anlatılarında yer almıştır. Kayı armasının Osmanlı tuğralarında ya da resmi belgelerde doğrudan kullanılmaması, bu iddianın daha çok ideolojik bir çerçevede kaldığını göstermektedir.
Osmanlıların Kayı boyuna dayandığı iddiası, tarihî kaynaklar açısından tartışmalıdır. Aşıkpaşazade ve Neşrî gibi 15. yüzyıl yazarlarının metinlerinde yer almasına rağmen, çağdaş kaynaklarda bu bağı doğrulayan açık bir delil bulunmamaktadır. Modern tarihçilik açısından bu iddia, daha çok Osmanlıların siyasi meşruiyetini sağlama aracı olarak değerlendirilir. Bu nedenle Osmanlıların Kayı boyuna mensup olup olmadıkları kesin olarak belgelenememekle birlikte, bu söylem hanedanın kendini konumlandırma çabası açısından değerlidir.
Kaynakça
1. Aşıkpaşazade, Tevârîh-i Âl-i Osman
2. Neşrî, Kitâb-ı Cihannümâ
3. Reşîdüddin Fazlullah, Câmiü’t-Tevârîh
4. Halil İnalcık, The Ottoman Empire: The Classical Age 1300–1600
5. Cemal Kafadar, Between Two Worlds: The Construction of the Ottoman State
6. V.L. Ménage, “The Beginnings of the Ottoman Empire,” The Cambridge History of Islam
7. Franz Babinger, Mehmed the Conqueror and His Time
Yorumlar
Yorum Gönder