Şeyh Said İsyanı: Cumhuriyet’in İlk Büyük Sınavı
Türkiye Cumhuriyeti'nin ilanının üzerinden
henüz iki yıl geçmişti ki, genç devlet, çok ciddi bir tehdit ile karşı karşıya
kaldı: Şeyh Said İsyanı. 1925 yılı başında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da
başlayan bu ayaklanma, Cumhuriyet’in merkeziyetçi, laik ve ulus-devlet inşa
sürecine karşı gelen ilk büyük kalkışma olarak tarihe geçti. Peki, bu isyanın
arkasında ne vardı? Yalnızca dini bir direniş miydi, yoksa etnik ve sosyal
faktörler de etkili miydi?
1.Tarihsel Arka Plan
Cumhuriyet’in ilk yıllarında
gerçekleştirilen köklü reformlar, özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki
geleneksel yapıları ciddi biçimde etkiledi. 1924 yılında halifeliğin
kaldırılması, şeriat esaslı hukukun yerini Medeni Kanun’un alması, tekke ve
zaviyelerin kapatılması, dindar ve muhafazakâr çevrelerde büyük tepki uyandırdı
[1]. Bu süreçte Nakşibendi tarikatı önderlerinden Şeyh Said, bu düzenlemeleri
İslam’a karşı bir saldırı olarak yorumladı.
2.İsyanın Lideri: Şeyh Said Kimdir?
Şeyh Said, Palu doğumlu, Nakşibendi
tarikatına mensup dini liderdi. Hem dini kimliği hem de aşiret yapısı
içerisindeki itibarı nedeniyle bölgede büyük bir nüfuza sahipti. Aynı zamanda
dini duygularla Kürtçülüğü harmanlamıştır [2].
3.İsyanın Patlak Vermesi ve Yayılması
İsyan, 13 Şubat 1925’te Ergani
yakınlarındaki Piran köyünde başladı. Hızla Bingöl, Elazığ, Diyarbakır ve
çevresine yayıldı. İsyancılar kısa sürede çok sayıda köyü ele geçirdi. Hedef,
Diyarbakır’ı almak ve buradan şeriat hükümlerine dayalı bir yönetim ilan
etmekti.
Ancak hükümet, olağanüstü hâl ilan ederek bölgeye yoğun askeri sevkiyat yaptı.
General Abdullah Alpdoğan komutasındaki birlikler sert müdahalelerde bulundu.
Hükümetin kararlı tutumu sayesinde isyan Nisan 1925’te bastırıldı.
4.İsyanın Temel Motivasyonları
- Dini Sebepler: Laik reformlara duyulan
tepki, isyanın en belirgin motivasyonuydu. Şeyh Said, bildirilerinde sık sık
“din elden gidiyor” söylemini kullandı [4].
- Etnik ve Kürt Milliyetçiliği: Bazı tarihçilere göre, isyan aynı zamanda Kürt
kimliğinin tanınması ve yerel özerklik taleplerini de içeriyordu [2].
- Aşiret ve Yerel İktidar Mücadelesi: Cumhuriyet yönetimi, aşiret reislerinin
gücünü kırmak istiyordu. Bu durum, geleneksel eşraf ve şeyhler arasında
hoşnutsuzluk yarattı [3].
- Dış Etkiler: Bazı iddialara göre, isyanın arkasında İngiltere vardı. Türkiye
ile İngiltere arasında devam eden Musul Sorunu sırasında çıkan isyanın
Türkiye’nin elini zayıflatması, bu teoriyi güçlendirmiştir [5].
5.Sonuçlar
İsyan Nisan 1925’te bastırıldı. Şeyh Said
ve birçok isyancı idam edildi.
- Takrir-i Sükûn Kanunu çıkarıldı ve ülkede sert bir otoriter dönem başladı.
- İstiklal Mahkemeleri yeniden kuruldu.
- Şapka Kanunu, Harf İnkılabı gibi inkılaplar bu dönemde hız kazandı.
Şeyh Said İsyanı, sadece bir dinî kalkışma
değil; aynı zamanda kimlik, çıkar ve iktidar mücadelesinin iç içe geçtiği
karmaşık bir olaydır. İsyan, Cumhuriyet’in kuruluş aşamasında karşılaştığı ilk
büyük sınav olurken, aynı zamanda ilerideki Kürt isyanlarının da öncüsü
olmuştur. Bu yönüyle hem tarihçiler hem de siyaset bilimciler için önemli bir
inceleme alanı olmaya devam etmektedir.
Kaynakça
1. Ergün Aybars, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi
I, Ege Üniversitesi Yayınları, 1995.
2. Robert Olson, The Emergence of Kurdish
Nationalism and the Sheikh Said Rebellion, University of Texas Press, 1989.
3. Mehmet Yavuz, Şeyh Said İsyanı ve Kürt
Milliyetçiliği, IQ Yayıncılık, 2003.
4. Feroz Ahmad, Modern Türkiye’nin Oluşumu,
Kaynak Yayınları, 1995.
5. Taner Timur, Osmanlı-Türkiye İktisadi ve
Sosyal Tarihi, İmge Kitabevi, 2000.
Yorumlar
Yorum Gönder