YIKILIŞ DÖNEMİ OSMANLI'DA GÜNDELİK YAŞAM | BÖLÜM:3
Anadolu’nun Gerçek Yüzünü 3. Bölümde Serafeddin Mağmumî’nin Anıları Işığında Osmanlı’nın Son Döneminde Toplum, Sağlık ve Yaşamını inceleyeceğiz.
Geçmişin Gerçekliği ve Mağmumî’nin Tanıklığı
Tarihsel geçmişe duyulan özlem, çoğu zaman gerçekliğin üzerini örten bir perde işlevi görür. Özellikle Türkiye gibi köklü dönüşümlerin yaşandığı bir coğrafyada, geçmişe atfedilen güzellikler çoğu zaman bir ütopyanın yansımasıdır. Serafeddin Mağmumî’nin “Bir Osmanlı Doktorunun Anıları” adlı eseri, bu tür nostaljik bakış açılarını sorgulayan ve Osmanlı’nın son dönem Anadolu’sunun toplumsal, ekonomik ve kültürel manzarasını çıplak gerçekliğiyle ortaya koyan nadir kaynaklardan biridir.
Mağmumî, 1860’lı yıllarda İstanbul’da doğmuş, II. Abdülhamit’in baskıcı rejiminde hekimlik yapmış, Paris’e kaçmış, İttihat ve Terakki’nin kuruluşunda rol almış, sonrasında Mısır’a yerleşmiş ve Kral Faruk’un doktoru olmuştur. Onun anıları, Anadolu ve Suriye’deki şehir ve köylerin, halkın ve sağlık sisteminin durumuna dair birinci elden tanıklıklar sunar.
I. Osmanlı’nın Son Döneminde Anadolu: Genel Panoramanın Çizgileri
1. Siyasal ve Sosyal Çöküş
yüzyıl sonu Osmanlı İmparatorluğu, siyasal baskı ve çağdaş özgürlüklerin yokluğu altında giderek çürüyen bir monolitik devlettir. Aydınlar köşelerine çekilmiş ya da yurt dışına kaçmıştır. Toplum, yaşanan olayların farkında değildir; devletin ekonomik ve idari çöküşü, Irak ve Musul petrollerinin Almanya’ya devri, memur maaşlarının ödenememesi, buna karşın kutsal yerlere hazineler gönderilmesiyle kendini gösterir.
Boğaziçi’nde zengin gayrimüslimlerin yaşadığı oryantal bir “Dolce Vita” sürerken, Anadolu’nun büyük kısmı sefalet ve umutsuzluk içindedir. Rum ve gayrimüslim nüfusun yaşantısı uygar, varlıklı ve keyifliyken, Müslüman halk yoksulluk ve cehaletle kuşatılmıştır.
II. Anadolu Şehirlerinde Yaşam: Altyapı, Sağlık ve Kültürel Farklılıklar
1. Şehirlerin Altyapı Sorunları ve Temizlik
Mağmumî’nin gözlemlerinde Anadolu şehirleri, altyapı bakımından büyük bir sefalet içindedir. Bursa, Adana, Halep, Beyrut gibi büyük şehirlerde lağımlar genellikle açıkta akar, kanalizasyon sistemi yoktur ya da çok yetersizdir. Bursa’da lağımlar içme sularına karışmakta, bu da kolera ve tifo gibi salgın hastalıkların yayılmasına neden olmaktadır. Adana’da lağımlar sokaklardan akmakta, şehirde hijyen ve temizlikten eser yoktur.
“Bursa’da lağımlar içme sularına karışmaktadır. Atranos’ta (Orhaneli) dağ köylerinde yediden yetmişe kadar frengili insanlar vardır. Ama Adana’daki hastanede ne doktor ne de ilaç bulunmamaktadır. Çukurova’da insancıklar pamuk tarlalarında böcekler gibi dökülüp gitmektedirler.”
2. Ulaşım ve Şehirlerarası Bağlantı
Bir şehirden diğerine gitmek, Mağmumî’nin ifadesiyle “işkencelerle dolu bir serüvendir.” Ne Adana’da ne Balıkesir’de düzgün yol vardır. Yabancı müteahhitler yolları yarım bırakıp kaçar, devletin ise onlara yaptırım gücü yoktur. Adıyaman dağlarında geçilebilecek yol bulunmaz. Osmanlı gemileri ise çürük, bakımsız ve tehlikelidir.
3. Yabancıların Egemenliği ve Kültürel Farklılıklar
Batı Anadolu şehirlerinde (İzmir, Ayvalık gibi) Rum ve gayrimüslim nüfusun yaşam standardı Müslümanlara göre çok daha yüksektir. İzmir temiz, düzenli bir kenttir, fakat tramvaylardaki uyarı levhalarının dahi Türkçe olmaması, kentte Türklerin sosyal hayattan dışlanmışlığını gösterir.
“Ayvalık’ta, lokantada önüme getirilen Rumca yazılmış yemek listesini okuyamamakta, garsona derdimi pandomimle anlatmaya çalışmaktaydım. İzmir temiz düzenli bir kenttir, ama tramvaylarındaki ‘Sigara içilmez’ yazısına kadar hiçbir levha Türkçe değildir.”
4. Sağlık Kurumları ve Hastaneler
Osmanlı şehirlerinde devletin kurduğu sağlık kurumları yetersizdir. Adana gibi büyük bir şehirde ne doktor ne de ilaç vardır. Buna karşılık, Fransız ve Amerikan misyonerlerinin kurduğu hastaneler modern tıbbi hizmet sunmaktadır. Beyrut’ta iki yabancı tıp okulu vardır. Osmanlı’nın kendi vatandaşlarına sunduğu sağlık hizmetleri ise yok denecek kadar azdır.
5. Eğitim ve Medya
Eğitim kurumları yok denecek kadar azdır. Mağmumî, gezdiği şehirlerde doğru dürüst bir lise göremediğini belirtir. Medya ve iletişim olanakları da son derece kısıtlıdır; Bursa’da bir tek yayıncıdan söz edilebilmektedir. Rum mahallelerinde ise çalgılı gazinolar, tiyatrolar ve canlı bir sosyal hayat vardır.
4. Bölüm haftaya yayınlanacak.
Kaynak:
Serafeddin Mağmumî, Bir Osmanlı Doktorunun Anıları
Yorumlar
Yorum Gönder